HAVVA MARTA’NIN RESİMLERİNDEKİ ZİNCİRLERİNİ KIRMAK İSTEYEN KADIN İMGESİ
HAVVA MARTA’NIN RESİMLERİNDEKİ
ZİNCİRLERİNİ KIRMAK İSTEYEN KADIN İMGESİ
ELEŞTİRİDEN ÇÖZÜMLEMEYE RESİM VE PLASTİK SANATLAR (1)
ELEŞTİRİDEN ÇÖZÜMLEMEYE RESİM VE PLASTİK SANATLAR (1)
V. Doğan Günay
Son dönemde basmakalıp bir düşünce
biçiminde yinelenen bir söylem vardır: “Sanat her türlü
yasaklamanın sona erdiği yerde başlar”. Bu sözün gerçeklik payı vardır. Sanatçı
yasaklar içinde olursa düşünme yeteneği azalır. Bu nedenle sanatçı özgür olmalıdır.
Özgür olmak demeyi de yanlış anlamamak gerekir. Sanatçının özgürlüğü kadar
sorumlulukları da vardır. Yine de sanatçı daha özgür bir ortamda bir şeyler
oluşturabilmelidir. Zaten çok az olan Türk sanatçılarının üzerinde böyle bir baskının
olması durumu iyice kötüleştirir.
Karamsarlığa
gerek de yok. Ülkemizde her zaman güzel şeyler yapan sanatçılarımız da vardır.
Bunlardan birisi de İzmirli ressam Havva Marta’dır[1]. Belirli aralıklarla sergi açmaya, davetlere
katılmaya özen gösteren bir ressamımızdır sevgili Marta.
Marta’nın
son sergisi İzmir Alsancak’ta, Galeri A’da açıldı. Konu başlığı “şeyler”
olan sergide çok şeyin olduğunu söylemek olasıdır.
Öncelikle Havva Marta’nın
resimlerinde sıklıkla yinelenen izleklerden bazılarını burada anımsatalım:
örümcekler, Anka kuşu, martılar ve dalgalar… (galiba bu sefer örümcekler
belirgin olarak yoktu ama bazı resimlerde onu anımsatan durumlar vardı). Önceki
bir çalışmamızda Marta’nın martılar ve dalgalar izleklerini konu alan
resimlerini değerlendirmiştik[2].
Marta’nın çalışmasının bütününe bakıldığında bu izlekler değişik biçimde de
olsa sonraki toplu çalışmaları içerisinde de görülmektedir. Ama bu çalışmasında
daha önceki çalışmalarından farklı olarak kadın imgesinin öne çıktığını
söyleyebiliriz.
Galeri A’daki çalışmalarla ilgili
kısaca bazı sayısal bilgiler vermek gerekirse: Sergi eylül 2016 ayı boyunca
açıktı. Bu sergide üç tanesi İzmir izleyicisi için de yeni olmak üzere 13 yapıt
yer almaktadır Forsa (2), Siren (03) ve Naz (09) adlı çalışmalar daha önce
İstanbul Fuarı’nda ve bir uluslararası sergide görücüye çıkmış. İzmir açısından
hepsinin yeni resimler olduğunu söyleyebiliriz.
Şeyler sergisindeki
yapıtlar ve adları:
01. Marta (100X120
cm. Tuval üzerine yağlıboya), 02. Forsa
(140X120 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 03. Siren (100X120 cm. Tuval üzerine
yağlıboya), 04. Rüya kuşu (100X120 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 05. Sıla
(60X100 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 06. Kendini tanı (100X60 cm. Tuval
üzerine yağlıboya), 07. Aslan Maya (100X60 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 08. Az
çoktur (130X150 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 09. Naz (70X110 cm. Tuval üzerine
yağlıboya), 10. Mavi Kadın 01 (160X100 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 11. Mavi
Kadın 02 (60X100 cm. Tuval üzerine yağlıboya), 12. Sınır (60X100 cm. Tuval
üzerine yağlıboya), 13. Karlı bir gün kırmızı yol (100X60 cm. Tuval üzerine
yağlıboya).
Bu sergide belirli
bir izlekten söz etmek zor gibidir. Elbette farklı biçimde de olsa kadın
imgesinin, en sık yinelenen imge olduğunu görebiliyoruz. Ama bu tüm yapıtların
ortak izleği değildir. Sergi için resimlerde serbest bir konu seçiminin
olduğunu söyleyebiliriz. Adı üstünde, “şeyler” sergisinde “her şey” var. Yine
de bazı izleklerin birden çok resimde olduğu görülmektedir. Örneğin “büyük
kediler”den aslan ve köpek, iki resimde (07 ve 09. resimler) görülmektedir.
Elbette köpeğin bakışlarında bir mülayimlik varken aslanın bakışlarındaki
keskinlik de gözlerden kaçmamaktadır.
|
|
Resim 07: Aslan
Maya
|
Resim 09: Naz
|
Yine daha önce de adı geçen martı
(ya da Anka) dördüncü ve altıncı resimde görülmektedir. Dördüncü resimde çok renkli bir kuş vardır,
altıncı resimde ise yalnızca kanatlar görülmektedir. Bu yaklaşımda izleyici
istediği kuşu düşleyebilecektir. İkinci kesitin ortasında yer alan bir
“yaratığın da uçma yeteneği olan bir canlı gibi simgeleştirildiği izlenmektedir.
Burada, yüzü insana benzeyen ama kanatları olan bir canlı söz konusudur.
|
|
|
Resim 04: Rüya
kuşu
|
Resim 06: Kendini tanı
|
Resim 02’den
(Forsa) bir kesit
|
Bu sergideki en dikkat çeken resim
üç numaralı “Siren” adındaki resimdir. Bu resmin, sergideki başka resimlere öncülük
ettiği de söylenebilir. Örneğin, kadın imgesi bu sergide beden ya da baş kısım
olarak 6 kez yinelenmiştir. 3 numaralı siren adlı çalışmanın hem kuş, hem kadın
hem de martı imgesini bir arada barındır söylenebilir.
|
Resim 03: Siren
|
Bu resmin yorumlanmasında birçok
artalan bilgisine gereksinim vardır. Söylenbilimsel (fr. mythologique)
bilgiler yorumlamada gerekli olabilecektir. Burada, öncelikle Fars
mitolojisindeki Simurg söylencesine bir gönderim vardır. Türk söylencelerinden Su
Perisi ve Akana izleklerine gönderimde bulunulur. Yine Marta’ nın bu resmi, Eski
Yunandaki Griffon imgesi ya da Mısır’daki Ra Tanrısını çağrıştırmaktadır.
|
|
|
Akana: Henüz hiçbir şey yaratılmamışken ve yalnızca
uçsuz bucaksız bir su varken, sonsuz sulardan çıkarak, Tanrı Ülgen’e yaratma esinini
vererek sulara tekrar dalmıştır. Işıktan (cisimsel olmayan) bir bedeni
vardır. Başında gücü simgeleyen ve taca benzeyen zarif boynuzları bulunur.
Hayatın başlangıcına dair ne varsa hepsine ruh vererek yaşam döngüsünü
başlatmıştır. Akdeniz’de yaşar.
|
Su perisi (ya da su iyesi):
Su iyelerinin hepsi sularda yaşar. İnsanlara zarar vermezler. Onların
yaşadıkları sarayın girişi, nehirlerin derinliklerinde bir taşın altındadır.
Su sahiplerine Kazaklar, “su perisi”, Türkmenler “suv adamı”, Özbekler “su
alvastisi” derler. Pınarlarda yaşayan peri kızları, beyaz giyimlidirler ve
cisimsiz varlıklardır. Kuş ve yılan kılığına girebilirler.
|
Simurg: Kuşların hükümdarı olan Simurg, Kaf Dağı’nın üzerindeki
tepede Bilgelik Ağacı'nın dallarında yaşar ve kuşlar dünyasına hükümdarlık
edermiş. Bir gün uzak ülkelerde yaşayan bir kuşun varlığı duyulmuş. Simurg
olduğuna inanılmış ve tüm kuşlar onu görmek için yola çıkmış. Yol çok zorlu
olduğundan kuşlar teker teker gitmekten vazgeçmişler. En sonunda oraya otuz
kuş varabilmiş.
|
|
|
|
Griffon: Griffonler hakkındaki bazı söylencelerde kuşun türü
söylenmezken, diğerlerinde kartal sözcüğü geçer. Nadir olarak da kanatları
olmayan, salt kartal kafası ve aslan bedeninden oluşmuş yaratıklar olarak
anlatılır. Bu canlılar son derece cesur ve gururlu hayvanlardır. Bunlar
pençelerinde insan, at, hatta fil taşıyabilecek kadar büyüktürler. Aynı
şekilde, pençe tırnaklarının kupa olarak kullanılabileceği söylenir. Hatta
köprücük kemiklerinden de yay yapılabildiği ifade edilir.
|
Pegasus: Yunan mitolojisi'nde kanatlı atı belirtir. Deniz tanrısı;
Poseidon ile yılan saçlı Gorgon Medusa'nın oğlu ve dev Chrysaor'un kardeşi
olduğuna inanılır. Rengi tamamen beyazdır ve uçmasına olanak veren iki büyük
kanadı vardır. Uçarken havada koşan at gibi görünür. Pegasus doğar doğmaz
yeryüzünden ayrılmış ve tanrıların diyarına uçmuştur. Zeus'un yıldırımlarını
getirme görevini üstlenmiştir.
|
Ra: Mısır mitolojisinde güneş tanrısıdır. Genellikle başında
bir disk bulunan şahin kafalı insan biçiminde canlandırılmıştır. Eski tanrı
Atum'la bir tutularak, IV. sülale döneminde devlet tanrısı olmuştur. Ra daha
sonra Horus'u da kapsamış ve Ra-Horakhty (ya da Ra-Horus) ismini almıştır.
Güneş Ra'nın sembolüdür; tüm vücudunu ya da gözünü temsil eder. Ra'nın sembolleri güneş sembolleridir, Phoenix'e benzer bir özelliği vardır; her sabah ateşlerin içinden tekrar doğar. |
Bu söylenbilimsel öğelerdeki bazı
durumları bir araya getirdiğinizde, Marta’nın “Siren” adlı tablosu çok daha
anlamlı hale gelmektedir.
Seçilen bu resim daha sonraki
birçok resme bir biçimde gönderimde bulunur. Anlatıbilimsel olarak söylersek bu
resim diğerlerinin öngönderimidir (fr. anaphore). Bilindiği gibi kurmaca
metinlerde daha sonra olacaklarla ilgili bazı ön bilgiler verilir. Bunlar
okuyucuyu hazırlar[3].
Marta’nın bu çalışması aşağıdaki fotoğraflara okuyucuyu hazırlar dersek
abartmış olmayız. Ama aynı resmi biraz sonra farklı biçimde de
yorumlayabileceğiz. Bu da göstergebilimcilerin dediği biçimiyle anlamın
bitirilemeyeceğinden kaynaklanan bir durumdur.
|
|
|
10 resim:
Mavi kadın 01
|
11.
resim: Mavi kadın 02
|
08.
resim: Az çoktur
|
Görüldüğü gibi dört resimde de mavi
bedenli bir kadın imgesi vardır. Ama bu kadınların hiçbiri rahat bir durumda
değildir. 10. ve 11. resimdeki dışı örgüyle çevrilmiş kadının kurtuluşu 03
numaralı resim gibi görülmektedir. Görüldüğü gibi önceki öngönderim durumundaki
03 numaralı resim (Siren) bu sefer artgönderim (fr. cataphore) durumuna
gelmiştir. Cendere içindeki kadın kanatlanarak oradan kurtulmaya çalışmaktadır.
Ama bu sefer de yılan bir engelleyici durumundadır. Bir başka açıdan yılan
aşağıdan yukarıya doğru genişler durumdadır. Yani bir anlamda kadının göğe
yükselmesine izin veriyor denilebilir. Hepsi biçime verilen anlamla
olabilmektedir[4]. 03 numaralı
resimde kadının başının kuşa benzetilmesi ve kanatlarının olması, önceki
resimler de gözönünde bulundurulduğunda, kendisine biçilen kapalı ortamdan
kurtulma isteğini yansıtmaktadır.
Bir başka öngönderim durumu ise, 02
numaralı “Forsa” adlı resmin ortasındaki “insan yüzlü ama kanatları olan
(vücudunun insan olup olmadığı belli değil)” canlının 03 numaralı resimdeki
“kuş yüzlü ama insan vücudu olan” canlıya hem bir karşıtlık oluşturmakta hem de
bir öngönderimde bulunmaktadır.
|
|
Resim 02’den (Forsa) bir kesit
|
Resim 03: Siren
|
Kanatlı olan bu her iki “yaratık”
uçmaya isteklidir.
Bu kapalı ortam farklı biçimlerde
anlamlandırılabilir. Örneğin dinsel baskılar kadını kapalı bir uzamda tutmak
istemektedir. Toplumsal gelenek ve görenekler ya da çağımızın hastalıkları da
yerine göre kadın (ve elbette erkek) için bir engelleyici, sınırlayıcı durumda
olabilir.
|
|
|
10 resim:
Mavi Kadın 01
|
11.
resim: Mavi Kadın 02
|
03.
resim: Siren
|
Sınırlandırılmış bir uzamdaki mavi
kadının kurtulmak istemesi çok belirgin. Maviye Türk toplumunda yüklenen tüm
anlamlar olumludur. Örneğin bir açıklamada “mavi gerçeğin hayale dönüştüğü
sonsuz bir yolun rengidir”[5]
deniyor. Bu tanımlamadaki durumun sımsıkı çevrelenmiş kadının düşlerini
anlattığını da söyleyebiliriz. Sergideki ilk resim ressam Havva Marta’ya ait
dört farklı baş resminden oluşuyor. Burada da mavi iki biçimde kullanılmıştır.
Birinde saç olarak diğerinde de yüz olarak. Tüm bu söylediklerimizi bir araya
getirince mavinin özlem dünyasına açılacak bir yolculuk penceresi olabileceğini
söylemek zor değil.
Yine 03 numaralı resimdeki kanadın
betisel (fr. figüratif) bir anlamı vardır. Kanat doğal olarak uçmayı ve
özgürlüğü simgeler[6]. Örneğin
“açık durumdaki bir kanadın bulunduğu yerin” kısa bir süre sonra boşalacağını
söyleyebiliriz. İlgili kuş, kadın, canlı her neyse, o oradan uçacaktır.
Resim 01. Marta
|
Sonuç olarak Havva Marta yeni
sergisinde ortaya koyduğu farklı resimlerle kadına ve maviye yeni anlamlar
yüklemiş ya da varolan anlamlarına yenilerini de katmıştır. Burada Marta’nın
çalışmalarından yola çıkarak belki de günümüz kadınlarının sorunlarına değinmiş
olduk. Çağdaş kadın gerek gündelik yaşamında gerekse sanat çalışmalarında
farklı renklerle isteklerini kolayca anlatabilmektedir. Saçlarını boyatan kadın
hem özgürlüğü simgelemektedir hem de kendisini yenileyebilmektedir.
KAYNAKÇA
AUMONT, Jacques (2008) L’Image, Paris: Armand Colin.COŞKUNER, Süreyya (1995) Renkler ve Kişiliğiniz, İzmir: Site Ofset Basımevi.
GÜNAY, V. Doğan (2013) Metin Bilgisi, Genişletilmiş 4. Baskı, İstanbul: Papatya Yayınları, s.
GÜNAY, V. Doğan (2016) Kültürbilime Giriş. Dil, Kültür ve Ötesi…, İstanbul: Papatya Yayınları.
GÜNAY, V. Doğan (Kış 2013) “Dalgalı Deniz Fenerlerinde Yüzebilmek”, Yedi Sanat, Tasarım ve Bilim Dergisi, Sayı: 9 (9-18), İzmir: Güzel Sanatlar Fakültesi Yayını, [79-84].
HALL, Sean (2012) Comment les Images Font Signe? La Sémiotique Facile. İngilizceden Fransızcaya Çeviren: Philippe Mothe, Padue-İtalya: Hazan Yayınları.
Çok sonrası bir söyleşi dinledim. İsteyen Marta'nın bu söyleşisini de dinleyebilir (30 Temmuz 2019): https://www.youtube.com/watch?v=JuOGXTjGmp0&feature=share
[1] Ressamın
kişisel web sayfasından kendisi ile ilgili yeterli bilgiler bulunabilecektir. http://havvamarta.com/
[2] GÜNAY, V.
Doğan (Kış 2013) “Dalgalı Deniz Fenerlerinde Yüzebilmek”, Yedi Sanat,
Tasarım ve Bilim Dergisi, Sayı: 9 (9-18), İzmir: Güzel Sanatlar Fakültesi
Yayını, [79-84]. (Ayrıca çevrimiçi olarak: http://acikerisim.deu.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/12345/980/7.pdf?sequence=1&isAllowed=y)
[3] GÜNAY, V.
Doğan (2013) Metin Bilgisi, Genişletilmiş 4. Baskı, İstanbul: Papatya Yayınları,
ss. 77-84.
[4] AUMONT,
Jacques (2008) L’Image, Paris: Armand Colin, s. 47.
[5] COŞKUNER,
Süreyya (1995) Renkler ve Kişiliğiniz, İzmir: Site Ofset Basımevi, s. 50
[6] HALL,
Sean (2012) Comment les Images Font Signe? La Sémiotique Facile.
İngilizceden Fransızcaya Çeviren: Philippe Mothe, Padue-İtalya: Hazan
Yayınları, s. 66
Yorumlar
Yorum Gönder