Gençlik: Mutlu ve/ya da Başarılı Olmak


GENÇLİK : MUTLU ve/ya da BAŞARILI OLMAK

Prof. Dr. V. Doğan Günay

Merhaba sevgili gençler ve örtük olarak sevgili ebeveynler, şu okulların başladığı zamanda aklıma gelenleri bir çırpıda sıralayayım. Şimdi anlatacağım şeyler için hemencecik kaynak veremem. Okuduğum değişik kitaplardan bellekte kalanlardan oluşmuş bir bilgi kürü diyebilirsiniz.
Bizim gibi gelişimini tamamlayamamış ve torpilin en ileri düzeyde olduğu ülkelerde eğitim ve iş bulma birbirine koşut bir biçimde gelişir. İyi eğitim alamamışsanız gelecekte mutlu olmanız biraz zorlaşıyor. Eğitim ile iş bulma ve mutlu olma az da birbiriyle ilişkili şeylerdir. Mutlu olmak için düzenli bir işinizin olması gerekir. Elbette sevdiğiniz işi yapabilme ve orta düzeyde bir yaşamı sürdürebilmek için gerekli parayı da kazanmayı unutmamalı. Bunlar sizi mutlu edebilecektir.
Bunlar kolay mı? Son yıllarda ülkemizde biraz zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Eğitimde devlet okullarında istemediğiniz okula gitmek zorunda kalabilirsiniz. Hiç de gitmeyi düşünmediğiniz bir İmam-Hatip okulunda gözünü açabilirsiniz. İstemediğiniz bir okula gitmekle başarısızlık ve ardından gelecek mutsuzluk arka arkaya gelebilir. Elbette bu istisnaların dışında kalanlar da olabilir ama genelde böyle desek yanılmamış oluruz. Devleti yönetenlerin dindar bir nesil yetiştirme gibi bir amacı var. Halbuki PISA sonuçlarına bakarsalar, başarılı ülkelerin hiçbirinde bizdekine benzer bir sürü dinsel içerikli dersler almadığı görülebilecektir.
Muhafazakar, gelenekçi din temelli eğitim sağlıklı olmaz. Politikacılar için bu türde eğitim görmüş kişileri “kandırmak” daha kolay olabilir ama ülkenin geleceği için maalesef yararlı bir kişi olmaz. Felsefe görmemiş, dünya nimetlerinden yararlanmayı düşünmeyen, sanat ve estetik değerlerden haz almayan bir kişinin beklentisi “bir lokma bir hırka” türü sığ bir yaşam üzerine kurulur.
Nasıl bir eğitim olmalı? Herkesin bu konuda okuduğu çok sayıda bilgi, belge, kitap vardır. Ben de kısaca aklıma gelenleri yazayım. Örneğin iyi bir anaokulu dönemi olmalıdır. On sekiz aylık bir süre uygun olabilir. Ardından 10 yıllık (4-3-3) bir eğitimle üniversiteye hazır hale gelinebilir. Burada ilkokul 3. Sınıftan başlayarak bilgisayar ve bir yabancı dil mutlaka başlamalıdır. Ortaokulda medya kullanımı dersi olmalıdır. Bu dersi de iyi yetişmiş medya okuryazarlığı mezunu öğretmenler vermeli. Öğrencinin tüm yaşamı boyunca kullanacağı bilgisayarı doğru kullanmalıdır. Yine sanal medyanın doğru kullanımı ve internet ortamından yararlanmanın olumlu ve olumsuz yanları çok iyi belirtilmelidir.



Anaokulundan başlayarak ülkenin ve genel evrensel insani değerlerin öğretimi yapılmalıdır. Değerler eğitimi diye dini eğitimi zorlamak olmamalı. Din ile ilgili bilgiler verilse de şimdiki yapıldığı gibi din temelli bir eğitim olmamalı.
Biraz da ebeveynlerle ilgili görüşlerimi yazayım. Anne-babalar her durumda çocuklarına iş yaptırmalı. Bu çok zor şeyler olmak zorunda değil. Çok küçük yaştan başlayarak minik minik sorumluluklar verilmeli. Örneğin iki yaşındaki çocuktan bu iş yaptırma başlayabilir. Oyuncaklarını toplatmak ile başlanabilir. Annenin çocuğun arkasını toplayarak onu mutlu etmesi geçerli bir durum değildir. Her zaman kendi işlerini kendi yapan çocukların 15 yaşına geldiklerinde yaşamın başarılarının daha ileri düzeyde olduğu görülecektir. Ev işi yapmak insana angarya gelir. Angarya iş yapmak insana iş disiplini, iş ahlakı ve emeğe saygıyı kazandırır.
Hangi koşulda olursa olsun çocuklara temel görgü kurallarını öğretmek gerekir. Günlük yaşamında “lütfen”, “teşekkür ederim”, “özür dilerim”, “yardımcı olabilir misiniz?”, “size yardım edebilirim” gibi çok sıradan sözleri günlük yaşamında mutlaka kullanmalı, kullanmayı öğretmelidir. Ebeveynler bu konuda çocuklarını bilgilendirmeliler, yönlendirmeliler. Yaşamla ilgili bütün temel bilgiler bir bakıma ana okulunda öğretilir. Anaokulunda öğretilen bu bilgileri yaşam boyu kullansak, uygulasak çok daha zarif ve saygılı bir toplum oluruz. Nezaket her durumda kazandırır.
Ortaokul-lise dönemi çocuklara çalışma disiplini vermek gerekir. Örneğin 14-15 yaşından başlayarak bu çocuklar bir yerlerde çalışmalı. Bu çalışma illaki para kazanmak için değildir. Bu çalışma çocukta kendine güven sağlamasını getirir. Mutlaka bir yaz tatilinde garsonluk yapsınlar, bir yerde perakende bir şeyler satmaya çalışsınlar. Bunlar insan ilişkilerindeki sınırın nereden geçtiğini öğretir. Böylece karar verip, kararlarının sonuçlarıyla karşılaşırlar ve sorumluluk almayı öğrenirler.
Gençler lise ya da üniversitelerden ne bilgi ne de beceriyle donanmış olarak mezun olmuyorlar. Böyle olunca işsizlik onları bekleyen bir durum olarak karşılarında oluyor.
Gençler yazın mutlaka bir yerde çalışmalı. Okuduğu okulun öğrenci kulüplerinde görev alsınlar. Yine sivil toplum örgütlerinde görev alsınlar. Yapabiliyorlarsa yurt dışında kendi olanaklarıyla geziye çıksınlar. Sosyal sorumlulukta aldıkları bir projede önderlik etmek, liderlik etmek önemlidir. Hangi düzeyde olursa olsun bir yabancı dili geliştirmeye gayret etmek önemlidir. Hatta yapabiliyorsa gençler ikinci bir dile de zaman ayırmalıdır. Öğrendiği bu dillerle ilgili açık kaynaklardan bir ya da iki tane sertifika, başarı belgesi almak. Yine fırsatı varsa üniversite yaşamı boyunca bir ya da iki tane staj yapabilmek önemlidir.
Sosyal medyada zaman geçirmeyle mutlu olma durumu ters orantılı olarak gelişiyor. Toplumda iletişim kuran gencin mutlu olma durumu daha fazla olabiliyor.
Daha yazılacak çok şey var. Ama burada aklıma gelenleri sıraladım. Gençler buradaki durumları dikkate alırlarsa yaşamlarında başarılı olacaktır.
Tüm öğrencilerimize 2019-2020 öğretim yılında başarılar dilerim.
10 Eylül 2019

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜZÜNDE GÖZ İZİ VAR, SANA KİM BAKTI YARİM?

TÜRKÇE BİR DÜNYA DİLİ OLABİLİR Mİ?

"KOR" FİLMİ ÜZERİNDE BİR DEĞERLENDİRME/ÇÖZÜMLEME