İSLAM DİNİ ÜZERİNDE BU KADAR OYNANMAMALI. SONRA ELİNİZDE İSLAM DİYE BİR DİN KALMAYABİLİR


İSLAM DİNİ ÜZERİNDE BU KADAR OYNANMAMALI. SONRA ELİNİZDE İSLAM DİYE BİR DİN KALMAYABİLİR / (GÜNCEL KONULAR 07) 

V. Doğan Günay



Merhabalar,
Bugün 22 Nisan 2017. Türkiye'de gündem çok hızlı değişir. Yaratılan gündemin bazıları bilinçli yönlendirmedir bazıları da gerçekten toplumu ilgilendirir. Son bir haftadır gazetelerde bir konu tartışılıyor. Tartışılıyor derken ülkemizdeki gazetelerin acınası durumunu söylemeye gerek yok. Kimse nesnel bir bilgi peşinde değildir. Herkes ait olduğu gruba uygun gündemi yazar, o grubun beklentilerine göre gündem oluşturur. Ama yine de bir konuda hükümet yanlısı ya da karşıtı gazetelerde bir konuda kafalar karışmış görünüyor. Bir türlü karar verilemedi. Neye mi? Kutlu doğum haftası "bir FETÖ organizasyonu mu değil mi?" Hükümete çok yakın gazeteler bunun amaçlı bir yönlendirme olduğunu söylüyor. Bazıları bunun FETÖcü zaman gazetesinden Mümtazer Türköne'nin öne sürdüğü bir görüş olduğunu söylüyor. Şu dönemde FETÖcü gazete yok. Bilmiyorum internet üzerinden yayınlanıyor mu. Onların yaklaşımı nedir acaba? Belki de hâlâ savunuyorlardır. Orasını bilmiyorum. İktidar karşıtı (var mı böyle medya bilmiyorum) medya ise "biz zaten demiştik" havalarında.
Biz zavallılar da sahne dışından seyirciyiz. Bizim görüşümüzü soran yok. Koyun sürüsü olduğumuz için nasıl güderlerse ona razıyız gibi bir durum (mu?) var. İyi de kaç yıldır bize bunu kutlatıyordunuz. Şimdi aklınız başınıza mı geldi?
Buradan başa dönelim.
Hani derler ya, “İslam kıyamete kadar yaşayacak. Bu Allahın bir tasarrufudur". İyi, çok güzel. Güzel olmayan, İslam dini, yobaz İslamcıların elinde kalacak olursa kısa süre sonra ne hale geleceğini tahmin etmek zor değil. Tarikat gidilecek yok demektir de, günümüzdeki hizipleşme eskilerin tarikatları gibi değil. Her dinci örgüt batılı bir istihbarat örgütünün maşası durumunda. Efendileri ne derse bunlar da o kadar konuşmaya yetkili. İşte bu dışarıdan güdümlü İslamcılar din adına çok önemli karar veriyorlar. Din adına yapılan birçok şey İslam'a çok büyük zarar vereceği ve verdiği ortada. İnanın dini çok fazla kullanan iktidarlar döneminde İslam dini çok fazla yozlaştırılıyor. İslam adına yalan söyleme, yapılan iyi ya da kötü her şeyi "İslam adını yapıldığını" söyleme gibi bir sürü karışık durum bu dönemlerde sıkça yaşanır. Yapılan her şeyi Allah adına, din adına yaptığını söyleyerek tüm safsataları dine bağlıyorlar. Garip olan bunun dine zarar verdiğini değil de yararlı olduğunu düşünmeleridir. Bakın son 10 yılda dünyada İslam’ı kimler temsil ediyor. IŞİD (DAEŞ), Boko Haram, El Kaide, El-Nusra, Hizbüt Tahrir ya da Taliban'ın reklam amaçlı ve İslam dini adına yaptıklarını söyledikleri eylemleri aklınıza getiriniz. Bu tahribatların dünyadaki yarattığı olumsuz sonuçları düşünün. Batı her gün İslam'a biraz daha mesafeli. Son dönemde batıdaki tüm olayların ardında bir İslamcı örgüt oluyor (ya da onlar öyle gösteriyor).
Ülkemizde de 5-6 yıldır yaşanan, daha önceden bilmediğimiz bir durum İslam adına yapılmaya başlandı: Kutlu Doğum haftası. Öncelikle İslam geleneğinde kameri takvim kullanılır ve bu takvim, miladi takvime göre 10 gün daha kısadır. Bu nedenle Ramazan, dini bayramlar, dini geceler her yıl 10 gün önce gelir. Kaldı ki Hazreti Muhammed'in doğumunun Mevlit Kandili olduğunu ve hicri takvime göre kutlandığını söylerler (Eğer komplo teorisi geliştirmek isterseniz Fetullah Gülen'in doğum gününün 27 Nisan olduğunu ve Kutlu Doğum Haftasının altında başka amaçlar olduğunu da düşünebilirsiniz[1]). Böylece tüm bu dini günler yılın her dönemine gelmektedir. Hatta 36 yılda bir devridaim olmaktadır. Ama Kutlu doğum haftası 23 Nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramının olduğu haftaya çakıldı ve hiç yer değiştirmiyor(du). Bir haftadır dinci kesimde (Müslümanları ayrı tutuyorum) kıran kırana bir tartışma yaşanıyor. Konu da Kutlu Doğum Haftasının bir “FETÖ icadı" olup olmadığıdır. İyi de kardeşim sen zekâ özürlü müsün? Bundan 10 yıl öncesine kadar kutlanmayan şeyi siz niye kutluyorsun? Hazreti Muhammed'ten beri İslam değişti mi? Bugüne kadar İslam'ı yaşayanlar eksik yaşadı da sen mi tamamlıyorsun? Ya da İslam'da Yeniden doğuş (fr. renaissance) ya da dinde yeniden biçimlenme (fr. reforme) oldu da bizim mi haberimiz olmadı? Senden öncekiler Müslüman değildi de sadece sen mi Müslümansın? Bana göre bu dönemde “İslam adına verilen her düşünceyi” çok dikkatli değerlendirmek gerekiyor.
Varsayalım FETÖ bu işleri önerdi. Senin Diyanet İşleri Başkanlığı diye devasa bütçeli bir kurumun var. Ona sorarsın. Haa ona da inanmıyorsan o kurumu kapat gitsin. Öyle olduğunu da sanmıyorum, çünkü başkana kurşungeçirmez araba hediye edildi. Bir bakıma “hem nalına hem mıhına” vuruluyor. FETÖ düşüncesi de Diyanet İşleri Başkanlığı da destekleniyor.
Rahmetli Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocanın öğrencisi olmakla övünenler, ondan hiç feyz alamamışlar. Bir kere Erbakan asla Amerika’nın kucağına oturmadı, asla Nurcu taifesi ile birlikte hareket etmedi. Her zaman onları partiden uzak tuttu. Ardında başka şeylerin, başka ülkelerin olduğunu bilirdi. Erbakan’a bir dışişleri bakanı gelip 2 sayfalık 9 maddelik emirler dikte ettirmediler. Erbakan’ın öğrencisi olan kişiler bunları yapmazdı.
Din konusuna geri dönecek olursak, şunu açıklıkla söyleyeyim: Batı tüm gücüyle kullanacağı adamları destekler. Onlar iktidara gelince desteğin karşılığını da ister. Bunu da zorla alır. O halde iktidar olmak isteyen birisi dışarıdan değil, ulusal güçlerden destek bulmalı.
Hatırlayan vardır sanırım. Fethullah Gülen Amerika’ya grip tedavisi için gitti. O dönem hasta idi ve grip tedavisi için Amerika’ya gitti. Sonrasında dönmedi. Artık icraat zamanı (Amerika açısından) gelmişti. Ondan Papa ile görüşmesini ve İslam dini yeniden yorumlanmasını istediler. Batı desteklediği her kişi, grup ya da iktidardan belli beklentileri vardır. Nurcu tarikatından da İslam dininin yeniden yorumlanmasını istemişlerdir. Öyle ya koskoca Türkiye Cumhuriyetinin gidemediği bir ülkede 10 tane okul açmanın, yeryüzünde bilmem kaç milyar dolara hükmetmenin de bir bedeli olmalıdır.
Benim kişisel bir düşüncem var. Bu Fetullah Gülen yapısıyla ilgili bir zamanlar duyduğum bir şeyi hep korurum. Duyduğum tümüyle dedikodu da olabilir ama bu bilgiye göre, Fethullah Gülen’in (ya da onun görevlendirdiği kişi(ler) bu işi yapacaktır) ABD tarafından verilen en önemli görevi Kur’an-ı Kerim’i yeniden yorumlamak ve bu yorumlama sürecinde de Hıristiyanlığa ters gelen düşünceleri törpülemek görevi verilmiştir. Bu ne demektir biliyor musunuz? O çok övündüğünüz “kıyamete kadar kaybolmayacak diye övündüğünüz Kur’an-ı Kerim’in ve İslam dininin” bu vesile ile bozulması demektir. Bunun ardından da kadük duruma gelmiş bir İslam dini batı karşısında alsa gücü olmayacağından toptan kaybolması da an meselesi olur. Bu nedenle FETÖ ya da çok fazla bir bilgisi olmayan diğer tarikatları bu din yorumlarından uzak tutmakta yarar vardır. Ama şu dönemde devlet tümüyle bilimden uzaklaştı ve safsatacı dincilerin oyuncağı oldu. Allah sonumuzu hayır etsin. O sizin dişlerinizin arasından utanarak sıkılarak “Allahsız” diye nitelediğiniz Atatürk ve İnönü döneminde çok sağlam bir İslam bilgisi veriliyordu. İlahiyat Fakültelerinde hurafeler değil, bilimsel olarak dinin temelleri ele alınıyordu. Dünyanın birçok İslam ülkesinden gerçek dini bilgileri öğrenmek için Türkiye’deki İlahiyat Fakültelerine geliyorlardı. Bu fakültelerde sağlam bir felsefe öğretiliyordu. Şimdi her yere imam-hatip okulları ve ilahiyat fakülteleri açarak dine o kadar zarar verdiniz ki, Allah sizi affetsin. Mutlaka duymuşsunuzdur, gurur duyarak açtığınız imam-hatip okullarındaki ateist öğrenci sayısı normal liselerin kat be kat fazlasıymış. Yine bu okullarda okuyan çocukların belli bir kısmı içki içiyormuş. Herkesin bildiğini siz bilmiyor olamazsınız: Etki tepki doğurur.
Bugün okuduğum bir haberin bende yarattığı kızgınlığın sonucunda bu yazıyı yazmak zorunda kaldım.
Son olarak şunu da yazayım. Vatikan’ın öncülük ettiği “dinlerarası söyleşim” gibi ıvır zıvır konulardan uzak durmak gerekiyor (Tüm bunların ötesinde uygarlıklar arası söyleşimlerin, dinler arasında karşılıklı hoşgörülerin gelişmesini canı gönülden isterim. Ama batının buyurduğu biçimde değil de, karşılıklı olarak yapılabilecek bir biçimde olmalı). Bunların da arkasında istihbarat örgütlerini bulabilirsiniz. Yanılmıyorsam Oltadaki Balık Türkiye[2] kitabında okumuştum. CIA; toplumsal ruhbilim (fr. psychologie sociale) çalışma ekonomisi gibi birkaç tane insanlık bilimlerine yapay alanlar oluşturmuştur. Yakında dinlerarası söyleşim (fr. dialogue) gibi yeni bir insanlık bilimleri alanı okursanız şaşırmayın. Bu tür ortamlara yetişmiş elemanlar göndermek gerekiyor. Oraya gerçekten entelektüel bilim adamları gönderilmeli. “Benden olsun, ama Müslüman olsun, ilahiyatçı olsun” diyerek aptal bir iki bilim adamını gönderirseniz kısa süre sonra Hıristiyan bir ülkenin temelini atmış olursunuz. Adamlar senden daha iyi senin dini incelemişler, ülkenin güçlü ya da zayıf yanını biliyorlar. Ayrıca Vatikan bu dinlerarası söyleşime çok önem verdiği için ayrı bir bakanlık kurduğu da söylenir. Büyük olasılıkla bir ilahiyat fakültesi içine böyle bir bölüm açtırırlar. Yakında bunu görürüz.
Sonucun sonucu: Bu "kutlu doğum haftası" da İslam toplumunda bir nifak işi, ikilik yaratma durumu olabilir mi? Yani bu kutlamalar; Batının istediği İslam'ın yeniden yorumlanması, kafaların karışması, ikilik gibi durumların bir başlangıcı mıydı? Üzerinde düşünmeye değer. Öyle ya bu kutlama Türkiye dışında hiçbir ülkede olmuyor(muş). Bunları da düşünmek gerekiyor.
Bir de bu konularda Türkiye üniversitelerde yapılan yayınlara dikkat edin. Değişik örgütlere "bilim" adına çok ciddi katkılar yapılıyor olabilir. Dinler arası söyleşim, çatışma sorunları, çatışma çözümlemeleri ve dinlerarası söyleşim, uygarlıklar uzlaşması gibi yeni alanların ardında başka şeyleri aramakta sakınca yok denilebilir. Çoğu Vatikan kaynaklı "yeni bilim dalları" olabileceğini düşünelim.
O zaman yapılması gerekenler: Bu ülkenin çok büyük bir geçmişi var. Çağdaşlık anlamında 80 yıllık bir parlak geçmişi var. Bu dönemde çok büyük başarılar elde edildi. İlk kez bilimde batı ile mücadele etmeye başlamıştık. Artık şimdiki dönemde yetişen çocuklarla bir şey olmayacağı ortada. Sonuçları zaten PISA test sonuçları gösteriyor. Eğer gerçekten dinimizi doğru dürüst yaşayacaksak, Batı ile her alanda boy ölçüşeceksek “fabrika ayarlarına” Mustafa Kemal ve arkadaşlarının en zor dönemde kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin temel ilkelerine geri dönelim. Sizin geliştirmeye çalıştığınız dönemin sonu karanlık. 10 yılda bu ortaya çıktı. Atatürk’ün belirttiği çağdaşlık yolundan ayrılmadan bu ülkeyi ileri götürmek gerekiyor. Bilimsel gelişmeyi dikkate almayan, sadece imam-hatip okulları ile gelişme sağlamayı amaçlayan yönetimleri din adına kandırmak çok kolaydır. Size “Peygamberin doğumunu kutluyoruz” diye bir başkasının doğumunu kutlatırlar. Bunu ruhunuz bile duymaz. Sonra yine “kandırıldık” diye ortalığa düşersiniz. Onun yerine düşünen, aydınlık bir nesil yetiştirmeye çalışalım ki bu ülkenin geleceği aydınlık olsun.
 

 

Yorumlar

  1. Kutlu doğumu fetö ye bağlamak ihtilali fetö ye bağlamakla aynı sanıyorum.İşi kotardılar şimdi vatandaşı oyalıyacak gürlayip yağacak bir konu lazım al sana kutlu doğum.Hayır diyeni dinsiz sayan din adamlarından fetva alan uyanıklardan başka ne beklenebilirki?

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

YÜZÜNDE GÖZ İZİ VAR, SANA KİM BAKTI YARİM?

TÜRKÇE BİR DÜNYA DİLİ OLABİLİR Mİ?

"KOR" FİLMİ ÜZERİNDE BİR DEĞERLENDİRME/ÇÖZÜMLEME